22 Kasım 2016 Salı

HASTA DEGİL SUSUZSUNUZ...

* Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa,
YÜKSEK TANSİYON hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanırsa,
BEL VE BOYUN FITIĞI hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanırsa,
gut - atrit gibi romatizmal hastalıklara yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanırsa,
ASTIM hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanırsa,
ŞEKER hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanırsa,
ÜLSER hastalığına yakalanırız.

* Bağırsaklarda su eksilirse, kabızlık meydana gelir ve
KOLON kanseri olma tehlikesi yaşarız.

* Hücrenin su eksikliği çok artarsa, beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser. Oksijen kesilmesi sonucunda da hücre KANSERLEŞME sürecine girer !!!...

Hasta olmamak için vücudumuzu susuz bırakmamalıyız.
Hasta değil susuzsunuz ...

OKUDUYSAN BEĞENDİYSEN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞABİLİRSİN !

18 Kasım 2016 Cuma

Sınavda Başarılı Olmak İçin

Sınava girince sınaw kağıdının arkasına *Ya Beduh* ismini arapça yazın *Kalemle değil* parmağınızla görünmeyecek şekilde Yazılacak.. يا بدوح

Bu şekilde arapça haliyle parmağınızla yazın birde sevdiğiniz bir esmayı yanına ekleyin.. 😉 🔹🔹🚨🔊🔊🔊

🔊 Şimdi önümüzde sınaw süresine girecekler için *Altın Anahtar* değerinde Tawsiye... 🔹🔹🔹🔹🔹 1 Bardak suya 184 kere ( Yâ Mukaddim ) İsmi Şerifini okuduktan sonra içmeye devam eden, Allahü Teala’nın izniyle imtihanda başarı elde eder. 🔹🔹🔹🔹 Sınava girmeden önceki gece we sınava gireceğiniz son 1 saat içinde *33 SübhanAllah 33 Elhamdülillah 34 Allahu Ekber* çekin. (Bu sınav saatini bereketlendirir, wakti durdurmuşçasına fazlasıyla zamanınız olur, siz bile şaşıracaksınız)🔹🔹🔹

🔊🚨 Sınava girecek olan kişi sınava girmeden önce *1 tane pirinç tanesinin üzerine 184 adet “YA MUKADDİM” zikrini çekerek, pirinci yutarsa biiznillah çok faydasını görür. Aynı esmayı 1 bardak suya da okuyup içebilirsiniz.*🚨🔊

16 Kasım 2016 Çarşamba

İYİ BİR EŞ NASIL OLMALIDIR?

"
EŞ DEDİĞİN BÖYLE OLACAK

Adam eşiyle beraber kahvaltı yaptıktan sonra
çalışma odasına anahtarını almaya gitti.
Ancak masasının üstünde ve televizyon
camının üstünde toz tabakası gördü.
Anahtarını almadan evin kapısının önüne gitti.
Eşini çağırarak masanın üstünde duran
anahtarı getirmesini rica etti. Kadın içeri girdi,
anahtarı aldı ve eşinin toz tabakasının üstüne
parmaklarıyla 'Seni seviyorum' yazmış
olduğunu gördü. Tam odadan çıkacakken
Televizyon camında eşinin 'Sen benim sevgili
karımsın,' yazısını farketti. Kadın anahtarı
eşine verdi, gülümsedi ve dedi ki: Vazife
anlaşılmıştır. Bundan sonra ev işlerine daha
çok önem vereceğim. Bana harika bir şekilde
aşkla söylediğin için teşekkür ederim..
Bu akıllı ve Allah'tan korkan bir Adamın Hz.
Muhammed (s.a.v.)'i örnek alışıdır. Eşinin
hatasını gördüğünde onu kınamadan ve
ayıplamadan ona bildirir...
Okuduysanız Beğenip Paylaşalım
Bu güzel kıssayı Herkes okusun.

14 Kasım 2016 Pazartesi

HAYATA 3G İLE DEGİL 3-T İLE BAĞLANIN

HAYATA 3G İLE DEGİL 3-T İLE BAĞLANIN
TEFEKKÜRE VAR MISINIZ ?

Sevmek için Yürek, Sürdürmek için Emek gerekir.

Cimri zengin; dünyada Fakir gibi yaşar, Ahirette ise Zengin gibi hesap verir.

Yorgun kafanın; ne düşüncesinde bereket, ne de görüşünde isabet vardır.

"Dua, kapı çalmaktır. Sonrasına karışmak, haddi aşmaktır."
 (Hz. Mevlana)

Parayı kazanmadan harcamaya hakkımız olmadığı gibi,
Mutluluğu da, üretmeden tüketmeye hakkımız yoktur...

Kusur bulmak için bakma birine...
Bulmak için bakarsan... bulursun!
Kusuru örtmeyi marifet edin; işte o zaman "Kusursuz" olursun.

İyi insan mutluluk,
Kötü insan tecrübe,
Yanlış insan ders,
Mükemmel insan iz bırakır.

Ne Sadaka,
Ne verdiğin yemekler;
Başa kakarsan eğer,
Boşa çıkar emekler...

Güzel bir gülü,
Güzel bir geceyi,
Güzel bir dostu,
Herkes ister.

Önemli olan
Gülü dikeniyle,
Geceyi gizemiyle
Dostu tüm derdiyle..
Sevebilmektir...

Mevlana der ki:
"Bitkinin güzelliği tohumda,
İnsanın güzelliği ise kalbinde gizlidir".

Sonra...
Çay bize bir gerçeği daha öğretti:
Bekleyen her şey Soğur, Acır ve Bayatlar...

Dostun attığı taş,
Baş yarmaz.
Sefada da,
Cefada da dostuyla beraber olur.
Sefalı günlerde arka-daş, Belalı günlerde ön-daş olur.

Allah'ın verdiği de, vermediği de imtihandır.

Tarlada izin olsun
Yemeğe yüzün olsun...

"ALLAH eğdirmesin erkeğin yere başı;
Kadın Anlamaz Bekler Hep Tektaşı;
Ama Bitmez ki Dünya Telaşı;
Bir Bakmışsın
Seksen Etmişsin Yaşı;
Sonra Musalla Taşı;
Derken Mezar Taşı;
Sen en iyisi Kıl BEŞİ
Kurtar BAŞI.

Toprak,
boyunun ölçüsünü almadan;
Seccadeye boyunun ölçüsünü Ver!
Bağıran Hoca Olabilir, Ama Çağıran ALLAH"

Bir anlık bir sabır,
büyük bir felaketi önler.
Bir anlık bir sabırsızlık
bütün bir hayatı yıkar.

Zamanın silemediği hiç bir hatıra, sona erdiremediği hiçbir ıstırap yoktur.

Ağladığımızda güldüren, yanlış yaptığımızda doğruları gösteren biri olmalı
İnsanın hayatında.

Mutlu olmayı yarına bırakmak,
Karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer..
Nehir asla durmaz!

Cömertlik çok vermekle değil, zamanında vermekle ölçülür...

İnsan büyüdükçe mi artıyor dertleri?
Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri???...

Yanlış anladık Rabbim.
İlaçları çocukların ulaşamayacağı yere kaldıracaktık... Kur'an-ı değil...

Aşkın yaşı yok yerine Ölümün yaşı yok deseydik, belki de daha iyi bir Nesil yetişirdi...

Öğrendim ki: " Kalp severken Akıl, onun yardımcısı, ayrılırken düşmanıymış."

Güven damla, damla kazanılır,
Litre, litre kaybedilir...

Kul bittim dediği anda, Rabb'i "yettim" der...

Dermanı kulda aramamak, ellerimizi hep  Rabbimize açmak...

İnsanlar sizden eleştiri isterler, ama tek duymak istedikleri övgüdür...

Bugün çok mutluyum,
çok iyiyim, harikayım diyenlerden
daha iyiyim demeyi bir deneseniz.
Varlığın ile yokluğun arasında fark olsun.

Eğer bir gün Karada gemi yapmak zorunda kalırsan...
"Hani bunun denizi?" diyenlere kulak asma...
Sen Hz. NUH gibi tahtalara çivi çakmaya devam et.
Yeri ve zamanı gelince ALLAH C.C. denizi senin ayağına getirecektir. Rabbim, yolunda yılmadan ilerlemeyi nasip etsin...

Herhangi bir sorunu çözmek istiyorsanız şu üç soruyu kendinize sorun:
Ne yapabilirim?
Ne okuyabilirim?
Kime sorabilirim?

Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir en sağlam yerinden kopar...
Canın yanar,
Canını yakar.

Sesini değil, sözünü yükselt...
Zambaklar yağmurlarla büyür, gök gürültüleriyle değil...!

Bir çok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi, etrafta arar.

Aldığınız her şeyi verebilirsiniz, Zamanı asla !

Sormaz ki bilsin, bilse sorardı.
Bilmez ki sorsun, sorsa bilirdi.

Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmektir.

Kendinizi geliştirmek için öyle çaba harcayın ki... başkalarını tenkit etmeye zamanınız kalmasın...!

Umut uyanıkken görülen rüyadır.

Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de, Kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez...

İnsan arkadaş kaybetmez, sadece gerçek arkadaşlarının kimler olduğunu öğrenme fırsatı elde eder...

Gölgende dinlenen insanla değil,
Gönlünde dinlendiğin insanlarla yola çık...
(Şems-i Tebrizî)

Dinlerseniz..
Size her zaman yol gösteren bir sesin var olduğunu duyarsın...

Zayıfların silahı şikayettir.

Harekette birlik olmazsa, fikirdeki birlik faydasızdır.

Zorluklar, başarının değerini artıran süslerdir.

🌟🌟🌟🌟🌟

"Hayırlısı !"
Ne güzel kelime!
Önlem alınmış, mücadele edilmiş ve gerisi en yüce Makama havale edilmiş..

Sabırlı insanlara dikkat edin:
Onlar sabırları bittiğinde limanları yakarlar, gemileri değil...

Sabır, yüzünü ekşitmeden, acıyı yudum yudum içine sindirebilmektir...

Terbiyeli adam, terbiyesizle geçinmesini bilendir.

Kişiyi hak ettiğinden çok övmek riyadır,
layık olduğundan daha az övmek ise:
-ya acizlikten,
-ya da haseddendir.
(Hz. Ali RA)

Kimi insan odaya girdiğinde odayı aydınlatır.
Kimi insanda çıktığında...

Kışa dayanamayanlar, Baharı göremezler ...

Gerçekten anlamlı olan gülümseme, gözyaşları arasında doğan gülümsemedir.

Gözden anlayanın söze ihtiyacı yoktur.

EDEPSİZLİĞİ MARİFET SANANLAR,
EDEPLİ İNSANI APTAL SANARLAR.

Umutsuzluk yok, dua var.
Acele etmek yok , sabretmek var.
İmkânsız diye bir şey yok... Çünkü ALLAH var !

İki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayat için, fırıldak olmaya gerek yok.  (Şehid Muhsin Yazıcıoğlu)

Geleceğimiz hakkında öğrenmek istiyorsak falcılara değil,
mezarlıklara gitmek gerekir.

Bizim özgürlüğümüz , Allah'ın yasak! dediği yerde biter.

MEDİNE'DE HURMA AĞAÇLARI DOLUYKEN, DALLARI HEP YERDEDİR. AMA HURMALAR TOPLANINCA DİMDİK DURURLAR.
BOŞ AĞAÇ GİBİ, BOŞ İNSAN DA DİK DURUR, KİBİRLİ OLUR...
DOLU İNSAN, MÜTEVAZİ OLUR...

Gerçek dost senin varlığında, sana Allah'dan bahseder,
senin yokluğunda ise, Allah'a senden bahseder .

Hayata 3-T ile bağlan:
Tevekkül,
Tefekkür,
Tebessüm ..

Allah'a emanet olun.

11 Kasım 2016 Cuma

İMAM'I GAZALİ HAZRETLERİ ....ÖLÜM NEDİR?

ÖLÜM NEDİR HOCAM?⁉
🏞🌅🏞🌅🏞🌅🏞
Bir gün öğrencileri İmam’ı Gazâli Hazretlerine:
📌- “Hocam! Ölüm nedir? Bize özel olarak anlatır mısın?” demişler.
Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan İmam’ı Gazâli Hazretleri “Men lem yezuk, lem ya’rif” yani:
📌- “Tatmayan bilmez ki! Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım” demiş.
Öğrencileri:
📌- “Aman hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız” dediklerinde gülümseyerek, yalnızca “İnşâAllah” diye cevap vermiş.
📌Gerçekten aradan çok geçmeden İmam’ı Gazâli Hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyâlarına gelerek:
📌- “Allah dostları sözünü tutar. İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyânıza geldim” demiş. “Abdestimi tazeleyip, sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeğe başladım.
Lâilahe illallah diye zikir ederken, bir anda odamı nur kapladı ve bütün hücrelerim nur oldu. Başımı kaldırıp yukarı baktım. O nur’un etkisi ile evimin tavanı cam gibi şeffaf olmuştu.
Yattığım yerden yedi kat gökleri, melekleri, Cennet’i gördüm ve Cennet’teki bir melek bana, ya imam! İşte köşklerin, işte makamın diye Cennet’teki yerimi gösterdi. Cennet’e bakarken, sevgili Rabbim’in İrci’ıy ilâ Rabbik (Rabbine dön) hitabını duydum. O anda ruhum Allah aşkı ile cezbeye gelip, beden kafesinden fırladı ve ben kendimi başka âlemlerde buldum.
Tekrar dünyaya döndüğümde, evimin çevresinde aşırı bir kalabalık gördüm. Onlara, ne var? Ne oldu? Niçin toplandınız? diye ısrarla sorduğum halde hiçbiri ne yüzüme baktı ne de bana bir cevap verdi. İçeri girdim, hanımım ağlıyordu. Ona da aynı şeyleri sordum ama o da cevap vermeyince, az önce yatmakta olduğum odama girdim ve yerde yatan bedenimi görünce, hem öldüğümü, hem de insanların niçin benimle konuşmadığını anladım”.
Bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, yerde yatan bedenimi görünce öldüğümü anladım diyorsun. Peki sen başka, bedenin başka bir şey mi?”
İmam-ı Gazâli Hazretleri gülümseyerek:
📌- “İnsanın aslı, özü, gerçek ve kalıcı kişiliği Ruh’tur. Ruhsuz beden, kesilen kol, bacak gibi cansız bilinçsiz et, kemik yığınıdır”.
Yine bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, o daracık, karanlık kabirde Kıyâmete kadar nasıl yatacaksın?”
📌- “Ah yavrum!” demiş. “Eğer kabirler dışarıdan göründüğü gibi dar, karanlık ve sıkıcı olsaydı, Allah dostları birer zindan mahkûmu gibi oraya atılır mıydı? Ana karnına göre dünya ne kadar geniş, güzel ve aydınlık ise, dünyaya göre kabirlerimiz de çok daha geniş, güzel ve aydınlık” demiş ve sonra:
📌- “Yakınlarım beni kabrimde bekliyor” diye ayrılıp gitmiş.
Allahü teâlâ rahmet eylesin, bizleri de şefaatine nail eylesin...

Okuyup ibret alanlar olur, bir kez paylaşırmısın?❓